Davut Çetin; “İki Yılda Beşinci Bakanımızı Görmüş Olduk”
|Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, Almanya ve İsrail ile yaşanan sorunların turizmi ve Antalya’yı doğrudan etkileme potansiyeline sahip olduğunu belirtti. Kabinedeki değişiklikleri de değerlendiren Davut Çetin’in “İki yılda beşinci bakanımızı görmüş olduk. Sayın Numan Kurtulmuş’un Kültür ve Turizm Bakanlığı’na çabuk ısınmasını ümit ediyoruz” dedi.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Temmuz Ayı Olağan Meclis Toplantısı’nda bir konuşma yapan Davut Çetin konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı;
“İsrail hükümeti, Mescid’i Aksa’nın kutsallığını hiçe saymakta, sivil insanlara karşı silah kullanılmasına izin vermektedir. Bu tutumu şiddetle kınamak gerekir. Bununla birlikte, bizim Musevi vatandaşlarımızı, hatta İsrail vatandaşlarını, İsrail Hükümeti ile bir tutmak hatasına düşülmemelidir. Musevi olmak İsrail’li olmak değildir. İsrail’li olmak, İsrail Hükümetini desteklemek değildir.
Alman hükümetinin son dönemde Türkiye’den kaçan darbecilerin iltica taleplerini kabul etmesi de elbette ki, kabul edilemez, protesto edilecek bir konudur. Ancak, sorunu diplomasi ve uluslararası hukuk ile çözmeliyiz. Alman şirketlerine soruşturma söylentileri yayılmış, Almanya tarafı ekonomik yaptırımları gündeme getirmjiş, Sayın Başbakan ve Sayın Ekonomi Bakanı ılımlı açıklamalar yapmışlardır. Ekonomiyi ve turizmi etkileyecek yeni bir kriz olmamasını diliyoruz.”
İki Yılda Beşinci Turizm Bakanı
Hükümetteki bakan değişikliklerini de yorumlayan Davut Çetin, “Ekonomi yönetiminde Sayın Mehmet Şimşek’in devam etmesini özel sektör cephesinde olumlu karşılanmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı görevi yeniden değişmiştir. 2015’de bakanımız Sayın Ömer Çelik’ti, sonra Sayın Yalçın Topçu 3 ay bakanlık yaptı. Akabinde sayın Mahir Unal 6 ay görevde kaldı, sayın Nabi Avcı bir yıl görev yaptı. Böylece iki yılda beşinci bakanımızı görmüş olduk. Sayın Numan Kurtulmuş’un Kültür ve Turizm Bakanlığı’na çabuk ısınmasını ümit ediyoruz” dedi.
Ekonomi toparlanıyor
Davut Çetin’in konuşmasından satır başları şöyle;
“Türkiye ekonomisi ve Antalya ekonomisi hem dünya ekonomisinde düzelme hem de içerde alınan önlemler ve çalışmalarla toparlanmıştır. Otomotivde iç pazar daralmış, fakat 6 aylık ihracat %48 artmıştır. Beyaz eşya satışı 5 ayda %32 yükselmiştir. Mobilya üretimi Nisan ayında yıllık olarak %28 artmıştır.
Antalya’da karşılıksız çek oranı Ekim ayında %8.2’ye çıkmıştı, artık 2.5 oranına indik, halen Türkiye ortalamasından yüksek olsa da geçen yıla göre çok düştü.
Turizmde verileri tahminlerimizin üzerinde gelişti. Rusya pazarı 2014’ü yakalamak üzere. Almanya’da Haziran ayında düşüş durmuştu, bundan sonrasını Allah bilir, biz son günlerdeki sorunun büyümemesini ümit ediyoruz. Eğer böyle devam edersek 9 milyon turist rakamını aşacağız ancak mevcut fiyatlar nedeniyle turizm gelirinde büyük ihtimalle arzu ettiğimiz büyümeyi yakalayamayacağız.
Yapısal sorunlar devam ediyor
Elbette yapısal sorunlarımız devam ediyor. Türkiye’nin cari açık sorunu, kur riski sorunu, dış kaynak ihtiyacı fazla değişmedi, Enflasyon ve işsizlik halen yüksek. İşsizlik bir önceki aya göre azaldı, fakat geçen yıla göre azalmadı, arttı. İç pazarda KGF destekli kredi canlılığında sona geliniyor. Ekonomi canlansa bile küçük esnaf için çözüm olmuyor. Yani, ekonomide kısa vadede risk az, fakat orta ve uzun vadede görünüm değişmiyor.
Böyle bir dönemde yapısal reformların hız kazanmasını bekliyoruz, fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu hafta iç tüzük değişikliğini görüşüp sonra Ekim ayına kadar tatil kararı aldığını okuduk. Umarız ki, Ekim’den sonra vergi yasası gibi ekonomik reformlar ele alınabilir. Mevcut iç tüzüğe göre Meclisin yılda en fazla 3 ay tatil hakkı var, keşke bu süre de makul düzeye çekilse.
Yapısal sorunların devam etmesine rağmen, ekonomide geçen yıla göre hızlı bir toparlanma olmuştur. Tabii ki, bu toparlanma kendiliğinden olmamıştır. Şu son 2 yılda, özellikle 2015 Haziran seçimlerinden bu yana yaşadığımız dönem, benzeri olmayan bir dönemdir. Geçen yıl Antalya ekonomisi 2001 krizinden daha kötü bir dönem yaşadı.
Bir yılda bu toparlanma kolay olmamıştır ve Hükümetin, özel sektörün, Ticaret ve Sanayi Odalarının birlikte çalışmaları ve sektörlerin fedakarlıklarıyla gerçekleşmiştir.”
Alışveriş Günleri’ne sporsor desteği yetersiz
Üyelere destek olmak için bu dönemde üye aidatlarını arttırmadıklarını ve Türkiye’nin en düşük tarifeli odaları arasında kaldıklarını anlatan Davut Çetin, bu yıl ikincisi düzenlenen Antalya Alışveriş Günleri’ne kamu ve özel sektörden yeterince destek gelmemesinden yakındı. Çetin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Maalesef Antalya’da sponsorluk mekanizması zayıf ve diğer kurumlardan destek olmuyor veya az oluyor. Yük de 2 senedir bizim sırtımızda kalıyor. Alışveriş Festivali 7 Temmuz’da başladı, bir ay daha devam edecek. Halen festivalin ve bu kapsamda düzenlediğimiz vitrin yarışmasının yeterince duyulmadığı şeklinde sitemler, serzenişler alıyoruz. Afişler asıldı, basın toplantıları yapıldı, gazetelerimiz yazdı, fakat halen duymayan var.
Şimdi bir soru sormak istiyorum. İstanbul alışveriş festivalinden haberiniz oldu mu? İstanbul shopping fest 1 Temmuz’da başladı, 17 Temmuz’da bitti. İstanbul alışveriş festivaline Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Valiliği, Belediye, THY, TAV Havalimanı İşletmesi destek verdi, fakat biz bile İstanbul’da bir festival olduğunu duymadık.
Bu etkinliklerin yeterince duyulmaması, ilgi çekmemesinin birkaç nedeni var. Artık çoğumuz gazete okumuyoruz, olup biteni duymuyor, görmüyoruz. Bir başka sorun, işyerlerinin, Antalya esnafının bu konuları birlikte sahiplenmemesi. Oysa her cadde festival için ayrı ayrı organize olup, özel çalışmalar yapabilir, biz de destekleriz. Bakın, Kadın Girişimcilerimiz örgütlendi ve 26-28 Temmuz tarihlerinde Fener, Şirinyalı, İsmet Gökşen ve Portakal Çiçeği Bulvarı’nda etkinlikler, kampanyalar düzenleyecekler. Bu festivali sahiplendikleri ve sorumluluk aldıkları için kendilerine teşekkür ediyorum. Fakat birçok arkadaş işyerinde oturup, şikayet etmeye alışmış durumda. Bunu da artık doğal karşılıyoruz, çünkü yıllardır bu kültür oluşmuş, bugünden yarına hemen değişmez. Oda olarak festival gibi etkinlikleri vazgeçmeden devam ettirip, yeni bir kültür yaratmak zorundayız. Önemli olan her yıl yenilik yaparak, güçlendirerek devam etmektir.
Kentin gündemi yok
Burada bir başka sorunu daha dile getirmek istiyorum. Bu etkinliklerin ilgi çekmesi için kentin gündeminde bir süre kalması gerekir.
Oysa Türkiye’de kentlerin artık kendi gündemleri yoktur. Türkiye’nin gündemi, özellikle siyasi gündem bütün hayatı kapladığından, siyasetten başka bir konu gündemde kalmamaktadır.
Bu nedenle İstanbul shopping fest bile duyulmuyor. Kırkpınar’da birinci olan Antalyalı güreşçinin ismi kaç kişinin aklında kaldı? Antalya ekonomisinde sektörlerin liderlerisiniz, gazeteci arkadaşlarımız da aramızda. Hepinize sorayım, Antalya’nın ortak gündemi nedir? Antalya basınının, kurumlarının ortak gündemi nedir? Kurşunlu, Düden Şelalesi’nin suyu kurudu. Bir gün yazıldı ve sonra konu geçti gitti. Su kaynaklarımız bile gündem olmuyor. Antalya çevre düzen planı gündem olmuyor. Ali Ulvi Büyüknohutçu’yu şimdiden unuttuk.
Bir dönem Hızlı tren kampanyaları yaptık, şimdi konuşan yok. Ortak gündemimiz yok, çünkü sadece siyaset var ve biz konuları değil, kişileri konuşuyoruz. Her yerde kim ne dedi, kim ne olacak konusu var, başka konu yok. Önemli konularımız, yapısal sorunlarımız ve en önemlisi geleceğimiz, yani Antalya’nın geleceği bir gündem olmuyor. Lütfen herkes bunun üzerine biraz düşünsün.”