Civelek, “Sebepler Ekonomik, Sonuçlar Siyasi”
|ANSİAD 13. Olağan Toplantisı’nın konuğu Dünya Gazetesi Ekonomi Yazarı Uğur Civelek oldu. Sebeplerin ekonomik ancak sonuçların siyasi olduğunu belirten Uğur Civelek, “Oradan para gelirken herkes gül gibi geçinip gidiyordu. Ama pasta küçülmeye başlayınca paydaşlar birbirine girmeye başladı” dedi.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) 2017 faaliyet yılı 13’üncü Olağan Toplantısı Akra Otel’de gerçekleştirildi. Toplantı Başkanlığı’nı ANSİAD Ticaret Sektörü Başkanı Dr. Türker Gümüş’ün yaptığı toplantı, ‘Türkiye ve Dünya Ekonomisinde Gelişmeler ve Beklentiler’ başlığında Dünya Gazetesi Ekonomi Yazarı Uğur Civelek’in sunumuyla gerçekleştirildi. Toplantıya, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan, Başkan Yardımcısı Sadi Kan, Yönetim Kurulu Üyeleri, Ahmet Erdal, İlhami Sancar Topay, İlhan Karakaya, Ahmet Öztürk, Hatice Öz, Ercan Özbek ve ANSİAD Üyesi iş insanları katıldı. ANSİAD Yönetim Kurulu’na davetlerinden dolayı teşekkürlerini kaydeden Uğur Civelek, “Bu konuşmayı tasarlarken öngörmediğim bazı durumlar da yaşandı, son bir ay çok farklı bir tonda geçti. Bu nedenle büyük resmi çizmekte yarar görüyorum” dedi. Sene başında dünya ekonomisiyle ilgili çok iyiye gittiğine dair duyumlar geliştiğini kaydeden Civelek, “Ekonomi rayına oturuyor, gelişenler durgunluktan çıkıyor, gelişmekte olanlar da daha iyiye gidecek. Şimdi bu söylem ne kadar gerçek ve siz bunu ne kadar canlı yaşıyorsunuz. Böyle bir söyleme ihtiyaç olduğu için mi böyle söyleniyor, yoksa eğilimer böyle olduğu için mi? Benim kanaatim, kırılganlık artışını bloke edebilmek için bu türden söylemlere ihtiyaç var” diye konuştu.
Ya ekonomi iyi değil ya da anlamadığımız şeyler oluyor
Siyasi gelişmeleri ihmal etmemek gerektiğinin altını çizen Civelek, “Dünya siyasetinde istenmedik gelişmeler oluyorsa ekonominin iyiye gitmesi olası değildir. Biraz hatırlatayım, geçen sene Haziran ayında İngiltere’de bir Brexit oylaması yapıldı. İngiltere AB’den çıkış kararı aldı. Bunun bir uygulama süreci var bu İngiltere’yi de Avrupa’yı da yoracak. Bu yorgunluk bizi de diğer başka ekonomileri de etkileyecektir” dedi. Amerikan başkanlık seçimleriyle birlikte yükselen bir ırkçılığın ortaya çıktığını belirten Uğur Civelek sözlerini şöyle sürdürdü; “Amerika başkanlık seçimlerinde sürpriz bir gelişme oldu. Cumhuriyetçilerin aday gösterdiklerine pişman oldukları Trump seçildi. Korumacı söylemler ön plana çıktı. Bugün Amerika’nın ne kadar yönetilip yönetilemediği tartışma konusu. Ama ihtiyaç duyulan eğilimler, Donald Trump kullanılarak yaratılıyor. Derken Fransa seçimlerine tanık olduk ve bir korkuyu gördük. Fransa’da Marine Le Pen daha da güçleniyor, başkan seçilirse ne yaparız? Avrupa’da güçlenen bir ırkçılık korkusu var. Bunun temeli sosyal olamaz, ekonomik temelli konular. O zaman dönüp bakmamız lazım, ya ekonomi anlatıldığı kadar iyi değil ve biz bunun siyasi sonuçlarını görüyoruz, ya da dünyada hiç anlamamadığımız şeyler oluyor” diye konuştu.
Irkçılık her geçen gün yükseliyor
İnsanları sakin tutmak için masal anlatıldığını dile getiren Civelek, “Anladığımız ve bildiğimiz şeyler oluyor. Holanda seçimleri, Avrupa’yla aramız gerildi. Önce orayla başladı sonra Fransa seçimleri. Ucundan kurtuldular, ama aşırı sağcı partiler tüm Avrupa genelinde güçleniyor. Irkçılık her geçen gün daha da tehlikeli olacak ve oradaki yabancıları evlerine göndermenin bir yolunu aramaya başlayacaklar. En son Almanya seçimleri gerçekleştirildi, ırkçı parti oyunu yüzde 3,5’tan yüzde 13,5’a çıkardı. Kapalı kapılar ardında sert tartışmalar oluyor. Merkel’in ortağı koalisyonu desteklemeyecek dışarıda kalacak. Yıpranmak istemiyor” dedi. Avrupa’nın bilmediği bir süreçten geçtiğine işaret eden Civelek, “Oradaki siyasi tablo işlerin göründüğü gibi olmadığını, durgunluktan çıkışın mümkün olmadığını, sürdürülebilir eğilimlerin geri dönmesinin olanaksız olduğunu söylüyor. O tablo doğal olarak gelişen ülkeleri de etkileyecektir” diye konuştu. İnsanları sakinleştirmek için, orta vadede açıkça görülen şeylerin üzerini kapattıklarını kaydeden Civelek, “Bunlar orta vadede açıkça görülen şeyler, o zaman herkese at gözlüğü takalım, kısa vadeye baktıralım, sorgulamadan iş yaptıralım. Dünya çok uzun süredir bu şekilde gidiyor. Bugün Avrupa’da ki seçimlerden Amerika’da ki seçimlerden çıkan tablo bir sonuçtur. Ekonomideki ağırlaşmanın, bozulmanın bir sonucudur” dedi.
Sokaklarda kredi kartları dağıtıldı
Amerika’nın geleneksel olmayan politikaları dolayısıyla 1995 sonrasında ekonomik politikaların sürdürülebilir olmaktan çıktığını dile getiren Civelek, “Asya krizi sürpriz değildi, kontrollüydü. Rusya krizi bekleniyordu, ama batının istediği şekilde yönetilmedi ve batının hesapları bozuldu. 95’ten beri ekonomi hep ikinci planda dünyada. İnsanların sakinleşmesi için ne gösterilmesi gerekiyorsa o gösteriliyor, gerekirse para basılıyor, para politikası gevşelitiliyor. Ama sorunlara çözüm üretilmiyor, ağırlaşmasına izin veriliyor” dedi. Asya, Rusya krizlerinin ve ardından 11 Eylül’ün tesadüf olmadığını belirten Uğur Civelek, “Eğer 11 Eylül olmasaydı ne olacaktı, dünüyada büyüyen ekonomi kalmamıştı, 2000’lerde Amerika’da durgunluğa girmişti, düzelmiyordu, 11 Eylül oldu. Başka bir dönemin perdesi açıldı. O hafta Amerika, piyasalarını bir hafta kapalı tuttu. Olağanüstü önemler tasarlandı, her şey yeniden planlandı. Ama Amerika’da panik öyle bir şekilde büyüdü ki 1 yıl boyunca sermaye piyasalarına halktan satış yağdı. Toparlayamadılar o önlemlere rağmen” diye konuştu. Çözüm olarak gelişen ülkelerin ekonomilerinin motor hale getirilmesinin tasarlandığını dile getiren Civelek, “70-80 ülkede aynı anda medyadaki yayınlar gelişecek, gelişen ülkeler ekonominin motoru haline getirilecek, sokaklarda kredi kartı dağıtılacak. Dünyada talep uyarılacak ki gelişmişler de durgunluktan çıksın. İşte biz de 2002’de öyle bir süreç yaşadık” diye konuştu.
Kimse fiyatlara güvenmediği için yatırım yapmıyor
Sokaklarda kredi kartlarının dağıtılarak herkesin aynı zaaflarla beslendiğini belirten Civelek, “Aynı anda 70-80 gelişen ekonomide, yetenek sizsiniz, o ses bilmem ne, prime time da özel diziler, herkes aynı zaaflarla besleniyorsa, herkes aynı tutarlılık anlayışıyla aynı yakşalımları sergiler. Dünyanın pek çok yerinde tüketici kredileri devreye sokuldu. Bireysel bankacılık patlatıldı bu ülkede. Bir şey almak isterseniz paranız yoksa alamıyorsunuz, kredi alamıyorsanız da alamazsınız. O zaman kredi verelim dediler. Talebi patlattılar 2003’ten sonra” dedi. Kimsenin fiyatlara güvenmediği ve yeni yatırım yapmadığı bir döneme işaret eden Civelek, “Dünyada talep artıyor, para bol. Borçlanmayanı dövüyorlar, önce araba sektörü patladı sonra inşaat. Daha önce böylesi dünyanın hiçbir yerinde yaşanmamıştı. Ama bir şeyi unutmuşlar, her şeyin talebi artıyor, hammaddenin artamıyor. Kimse bu fiyatlara güvenmediği için yeni yatırım yapmıyor. Bu fiyatın kalıcı olduğun bilse yapar ama düşerse batar” dedi. 2008 küresel krizine kadar hammadde fiyatlarının yükseldiğini dile getiren Civelek, “Petrol 30 dolardan 149 dolara kadar yükseldi, bakır aldı başını gitti, fiyatı hammadde çıkarım maliyetinin altı yedi katını buldu. Altın uçtu, 400-500 Dolar’dan bin Dolar’ın üstüne yükseldi. Şimdi soruyorum bunların fiyatı mı yükseliyordu yoksa bunları almakta Dolar’ın fiyatı mı düşüyordu” dedi.
Küresel koşullar yoksulluğu artırdı
Küresel ekonominin 2011’de Arap Baharı ile karşımıza dikildiğini belirten Civelek, “Arap Baharı’nda dediler ki gelişen ekonomiler dünyanın lokomotifi falan olamaz, yanlış yapmışız. Niye? Gelişen ekonomilerde özellikle Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerde insanlar tesadüfen rüyada görüpte sokağa Tahrir Meydanı’na inmezler. Bir şeyler onları çok zorlar, bıçağı kemiğe dayar, ondan sonra insanlar her şeyi yapabilecek hale dönüşür” dedi. Mısır, Libya ve Suriye gibi ülkelerde ayaklanmaların yaşandığını, iç karışıklıkların tetiklendiğini dile getiren Civelek, “Mısırda ücretler 100 Dolar civarındaydı. 100 Dolar’la 2003’te 3,5-4 Dolar’a varille petrol alabiliyorlardı, ya da muadili olan zorunlu ihtiyaç maddesi. 2011’e geldiğimizde bir varil petrol bile alamıyorladı ya da eşdeğeri ihtiyaç maddesi. Çaresizdiler, arka arkaya gelen krizler bankacılık sistemlerinde tutukluk yapmış, sokakta eskisi gibi kredi kartı dağıtılamıyordu. Milet Tahrir Meydanı’na indi. Aynı anda Tunus karıştı, süratle yayıldı. Libya’nın benzer sorunu yoktu Libya karıştırıldı. Suriye’de insanların Beşşar Esad’a karşı ayaklandırılması ve baştan çıkarılması da o süreçte oldu. Esad ağzıyla kuş tutsa hiçbir şey yapamazdı. Küresel koşullar yoksulluğu beşe katlamıştı” dedi.
Dolar alıp onunda borç kapattılar
Sebeplerin ekonomik ancak sonuçların siyasi olduğunu belirten Uğur Civelek, “Ordan para gelirken herkes gül gibi geçinip gidiyordu. Ama pasta küçülmeye başlayınca paydaşlar birbirine girmeye başladı. Biz Libya olmayınca Suriye’ye daldık, bizim için bir bataklık oldu. Esad’a karşı çok muhalif güç yaratıldı ama yeni bir rejim kurulamadı” diye konuştu. Civelek, “Federal Rezerv 2013 Nisan ayında sahneye çıktı ve parasal genişleme azalacak, bir süre sonra bitecek, arkasında faiz yükselişleri başlayacak şeklinde bir takvim açıkladı. Birileri gelişen ülkelere yatırım yapmışlar, bunları elden çıkaracaklar, zaman sınırlı, parayı satıp Dolar alacaklar onunla da borç kapatacaklar. Kaldıraç yürütecekler. O süreçte biz Gezi Parkı sürecini yaşadık, 17-25 Aralık ile başka bir tarafa sardı” dedi.
Bütçe düzeldi fakat cari açık arttı
Sürecin ciddi şekilde Türkiye’yi etkilediğini dile getiren Civelek sözlerini şöyle sürdürdü, “Bu sürecin gölgesi aşırı şekilde ülkemizi etkiledi. Tayyip Erdoğan 2003’te iktidara geldi ve hala iktidarda. Eğer küresel koşullar bu halde olmasaydı, bu kadar bol sermaye Türkiye’ye gelmeseydi Tayyip Erdoğan hala iktidarda olabilir miydi? Anayasa referandumu yapılmış olabilir miydi? Bu mümkün değil. Bu küresel konjonktürle birlikte Tayyip Erdoğan geldi, kredi kartı dağıtılması bu döneme denk geldi, insanlar daha fazla harcadıkça bütçe düzeldi ama cari açık arttı. Bol bol ihale bulabilmek için rantlar gerçekleştirildi. Vakıflar kanalıyla sosyal yardımlar büyüdü. Özellikle büyükşehir belediyeleri hayatlarında göremeyecekleri hacimde ihaleler yaptılar. İmar komisyonları sürekli fazla fazla mesai yaptı.” Para olmasıydı bunların hiç biri olamazdı diyen Uğur Civelek, “O kadar para olmasaydı bugün spor kulüplerimizin de bütçesi bu kadar olmazdı. Sponsorlar o kadar reklam harcaması yapamazdı, her şey dışarıdan gelen parayla dönüyor ve bitti. Kulüplerin durumu ne olacak, batacaklar. Peki Ankara kurtarabilir mi?, Ankara kendisini nasıl kurtaracak? Normale dönmeyi beceremedi çok zorlanıyoruz. Bize anormali benimsettiler. Bu sene 4 büyüklerin yaptıkları transfer çok anormal. Sadece şampiyon olursa o şekilde düzelebilirler, fakat biri şampiyon olacak. Geçen sene 3’üncü çeyrek tam bir felaketti. Çarklar dönmüyordu alacaklar alınamıyordu, 15 Temmuz’da tam bir felaket yaşandı” dedi. Toplantı, Başkan Abdullah Erdoğan ve Toplantı Başkanı Dr. Türker Gümüş’ün, Dünya Gazetesi Yazarı Uğur Civelek’e plaket takdiminin ardından sona erdi.