ATSO Başkanı Davut Çetin; Yasaya Dayalı Zorunluluklarla Yatırımcı Uzaklaştırılıyor
|ATSO Başkanı Davut Çetin, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İsmail Yücel ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürü Adnan Yankın’ı ziyaret etti. ATSO Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Dinç’in de bulunduğu ziyaretlerde ağırlıklı olarak ATSO üyelerinin yaşadığı sıkıntılar ve çözüm önerileri görüşülürken, Başkan Davut Çetin, Antalya ekonomisi hakkında kapsamlı bir rapor sundu. Son dönemde ATSO üyelerinden özellikle şirketlerde serbest denetçi ve avukat bulundurma zorunluluğu ile ilgili yoğun eleştiriler aldıklarını ifade eden Davut Çetin, “Yatırım ortamının cazip hale getirilmesi gerekirken, bu tip yasaya dayalı zorunluluklarla yatırımcı uzaklaştırılıyor” ifadesini kullandı.
Gerek merkezi gerekse yerel yönetim politikalarının kent ekonomileri için doğrudan etkiye sahip çok önemli araçlar olduğuna dikkat çeken Davut Çetin, “Yönetim politikaları bağlamında alınan kararlar, kentimiz Antalya için büyük öneme sahip olan başta turizm, ticaret ve inşaat sektörleri olmak üzere il ekonomisini şekillendiren faktörlerin başında gelmektedir” dedi.
Davut Çetin, Müsteşar Yardımcısı İsmail Yücel’e sıkıntıları ve çözüm önerilerini anlattı.
Son dönemde ATSO bünyesinde faaliyet gösteren meslek komitelerimizin yoğun olarak dile getirdikleri konularla ilgili kapsamlı bir dosya hazırladıklarını belirten Davut Çetin şunları kaydetti;
Perakende Ticaretteki Sorunlar
“Antalya’da istihdamın % 60’ı mikro işletmeler tarafından, yani genel olarak küçük ticaret ve hizmet sektörü işletmeleri veya esnaf kesimi tarafından sağlanmaktadır. Bu kesim işyeri enflasyonu, perakende ticaretin tekelleşmesi gibi nedenlerle gelirinden yeterli pay alamamakta ve ekonomideki büyümeye rağmen kan kaybetmektedir.
Küçük işletmeler kentlerin dokusunu temsil etmektedirler. Bu yapının bozulması kent kültürünü doğrudan etkiler. Özellikle perakende zincirlerdeki kontrolsüz büyüme, yerel işletmeleri teker teker kapanma noktasına getirmektedir. Bu noktada nüfus yoğunluğuna dayalı bir ticaret planı önem kazanmaktadır.
Yöresel Ürünlerin Satışı
Diğer taraftan bilindiği üzere 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 12/3 maddesinde:
“Hızlı tüketim mallarının satışının yapıldığı büyük mağaza ve zincir mağazalar ile bayi işletme ve özel yetkili işletmelerde satış alanlarının en az yüzde birine tekabül edecek şekilde raf alanı, mağazanın bulunduğu ilde üretilmesi kaydıyla coğrafi işaretli olarak tescil edilen veya coğrafi işaretli olarak tescil edilmemiş olsa bile meslek kuruluşlarının uygun görüşü alınarak ticaret il müdürlüklerince belirlenen hızlı tüketim malı niteliği taşıyan yöresel ürünlerin satışına ayrılır. Yöresel ürünlerle doldurulamayan raf alanları, diğer ürünlerin satışı amacıyla kullanılabilir.” ifadesi yer almaktadır.
Ancak kanunda belirtilen yüzde 1 hükmünün uygulamada gerçekleşmediği görülmektedir. Bu konudaki denetimlerin gerçekleştirilmesi noktasında Bakanlığımızın desteği son derece önemlidir.”
Kayıtdışı İle Mücadele
Kayıtdışı ve ruhsatsız işletmelerin neden olduğu sorunlar konusunu hemen hemen her meclis toplantısında dile getirdiklerini vurgulayan Davut Çetin, “Özellikle unlu mamullerden akaryakıta, emlakçılık sektöründen mühendislik hizmetlerine kadar birçok sektörümüz mevcut uygulamaların ve düzenlemelerin kayıtdışı işletmelerin önlenmesi noktasında yetersiz kaldığını ifade etmektedirler.
Özellikle denetim sisteminin güçlendirilmesi ve kayıtdışı işletmelerin faaliyete başlamasını zorlaştıracak yasal süreçlerin oluşturulması noktasında Bakanlığımızın desteği büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.
Şirketlerde Avukat Bulundurma Zorunluluğu
Son dönemde en büyük eleştirilerden birinin “Anonim Şirketler ve Kooperatiflerde Sözleşmeli Avukat Bulundurma Zorunluluğu” konusunda geldiğini belirten ATSO Başkanı Davut Çetin şunları söyledi;
“Avukatlık Kanunu’nun 35/3 sayılı maddesi aşağıdaki hükmü içermektedir:
Avukatlık Kanunu; Madde 35/3-Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip edebilir. Ancak, Türk Ticaret Kanunu’nun 272 nci maddesinde ön görülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır. Bu fıkra hükmüne aykırı davranan kuruluşlara Cumhuriyet savcısı tarafından sözleşmeli avukat tayin etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan, asgarî ücretin iki aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verilir.
İlgili mevzuat kapsamında avukatlar ile yönetmelikte belirlenen unsurları içerir sözleşme yapılması, sözleşme uyarınca serbest meslek makbuzu veya bordro düzenlenmesi ve baroya ibrazı gerekmektedir.
İlgili düzenleme 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe konmuştur. Ancak o tarihten bu güne ilgili kurumlar tarafından bu kanuna dayalı olarak Antalya’da bir tahkikat başlatılmamıştır. 2016 yılında ise Antalya Barosu ilgili konu hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştur. Konu şimdilik Odamızın girişimleri sonucu askıdadır ancak bu durum sürdürülebilir değildir. Hâlihazırda işletmelerin büyük bir kısmı ihtiyaç duydukları hukuki işlemlerini anlaşmalı oldukları avukatlarla sürdürmektedir. Avukatların çok az bir kısmı işletmeler bünyesinde maaşlı olarak çalışmakta, avukatlara proje ve dava başına ödeme yapılmaktadır.
İlgili düzenlemenin işletmeler, kamu yararı, ortaklık yapısı gibi değerler gözetildiğinde herhangi bir fayda üretmediği görülmektedir. Faydadan uzak olduğu düşünülen bu uygulamaların kaldırılması noktasında Bakanlığımızın desteği son derece önemlidir.”
Davut Çetin ve Ömer Dinç, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürü Adnan Yankın’la da bir görüşme yaptı.
Bağımsız Denetçi Çalıştırma Zorunluluğu
Üyelerden “Bağımsız Denetçi Çalıştırma Zorunluluğu” konusunda da yoğun şikayetler geldiğini ifade eden Başkan Davut Çetin, “Üyemiz olan şirket yetkililerinin birçoğu sözlü olarak Odamıza başvurarak; söz konusu bağımsız denetim zorunluluğunun şirketlerini oldukça zor durumda bıraktığını, şirketlerinin finansal tablolarını önemli bir bütçe ayırarak yeminli mali müşavirler aracılığı ile denetlettirmekte olduklarını, bağımsız denetim faaliyetinin yıllık maliyetinin şirketin çalışan sayısı, aktif toplamı ve kar oranına göre ortalama 20.000 TL – 70.000 TL arasında olduğunu, bu durumun ek mali külfet oluşturduğunu, belirtilen Bakanlık yazısı nedeniyle ticaret siciline ilişkin herhangi bir işlem yapamadıklarını ve bu hususun şirket faaliyetlerini olumsuz şekilde etkilediğini ifade etmektedirler. Bu kapsamda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 397 ve devamı maddelerinde düzenlenen bağımsız denetim zorunluluğuna ilişkin hükümlerin değiştirilerek belirtilen zorunlulukların sonlandırılması konusunda Bakanlığımızın desteği önem taşımaktadır” dedi.