ANSİAD’da Yapay Zeka Ve Kripto Para Konuşuldu
|Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) 2017 faaliyet yılı 16’ncı Olağan Toplantısı Akra Otel’de gerçekleştirildi. Toplantı Başkanlığı’nı ANSİAD üyesi Erol Kabadayı’nın gerçekleştirdiği olağan toplantının konukları, Akdeniz Üniversitesi Bilgi İşlem Daire Başkanı Doç. Dr. Ümit Deniz Uluşar ve Joint Ventures Kurucusu Ahmet Arslan oldu.
‘Yapay Zeka’nın Şirketler için Yarattığı Fırsatlar ve Tehditler?’ ile ‘Kripto Para Nedir ve Hayatımızı Nasıl Değiştirecek?’ konularında gerçekleştirilen toplantıya, ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Erdoğan, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Sadi Kan ve Lütfi Göbüş, Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Öz, ANSİAD Yüksek Danışma Kurulu Başkanı Ergin Civan, ANSİAD üyesi iş insanları ve çok sayıda davetli katıldı.
Yapay Zekanın Hedefi İnsan Gibi Düşünmek
Modern yapay zekanın gelişimi ile ilgili bilgiler vererek sunumuna başlayan Doç Dr. Ümit Deniz Uluşar, “Yapay zeka son yıllarda oldukça popüler bir konu. Anlamı, bağımsız düşünceyi taklit eden yazılım olarak özetlenebilir ve dört temel hedefi vardır. Rasyonel davranmak, rasyonel düşünmek, insan gibi davranmak ve insan gibi düşünmek” dedi. Yapay zekanının gündemimize 1997 yılı itibariyle insanların bilgisayarlara karşı oynadıkları oyunlarla girdiğini kaydeden Doç. Dr. Uluşar, “İlki olmamakla birlikte belki de en popüler olanı 1997 yılında IBM’in geliştirdiği DeepBlue’nun dünya şampiyonu Rus satranç oyuncusu Gary Kasparovuvu 6 maçlık bir satranç oyununun sonunda 4-2 yenmesiydi. İlk maç 1996 yılında Filedelfiya’da oynandı ve Kasparov kazandı. İkinci maç 1997 yılında New York da oynandı. DeepBlue kazandı. Bu bilgisayarların, saltanatı süren bir dünya satranç şampiyonuna karşı turnuva koşullarında ilk galibiyetidir” diye konuştu.
Bilgisayar İnsana Karşı
IBM Watson ve Jeopardy’nin 2011 yılında Riziko oyunuyla karşı karşıya geldiğini kaydeden Uluşar, “Bu oyunda sunucu size bir metin okuyor ve devamında ona en uygun soruyu bulmaya çalışıyorsunuz. Burada DeepBlue’dan farklı olarak bilgisayarın sunucunun konuşmasını anlaması, en uygun soruyu bulması ve bunu sesli olarak söylemesi gerekiyor. Ayrıca bu işlemi rakiplerinden daha hızlı bir şekilde gerçekleştirmesi gerekiyor. Bu yapay zeka açısından oldukça karmaşık bir süreç. Bu arada Watson internete bağlı değil. Sisteminde yüklü olan bilgilerle yarışıyor” dedi. 2016 yılına gelindiğinde Çinlilerin 3 bin yıl önce icat ettiği bir oyun olan Go oyununda Google’ın yapay zeka uygulaması AlphaGo ile Lee Sedol’ü karşı karşıya getirdiklerini dile getiren Uluşar, “Genel olarak yapılabilecek hamleler düşünüldüğünde yapay zeka için olayın en tepe noktasında bulunan bir oyun. AlphaGo profesyonel bir Go oyuncusunu, 18 defa dünya şampiyonu olmuş Lee Sedol’ü 4-1 yeniyor. Bu oyun dünya çapında 200 milyondan daha fazla sayıda kişi tarafından seyrediliyor” diye konuştu.
Modern Yapay Zeka Tarihçesi
1950’li yıllarda bilgisayarların kullanımıyla birlikte yapay zekanın hayatlarımıza girdiğini belirten Uluşar, “1957 yılında geliştirilen genel problem çözücü bu yazılımlardan ilki sayılabilir. Arada birçok olay var ama önemli olan 80’li yıllarda popülerleşen yapay sinir ağları. İnsan beyninin sinir yapısının taklit etmeye yönelik bir girişim” dedi. 90’lı yıllarda yaşanan makine öğrenme, olay tabanlı yorumlama, bilgisayar görme, sanal gerçeklik gibi birçok konuda teorik gelişmelerin kaydedildiğini belirten Uluşar, “Gary Kasparov’un satrançta yenilmesi birçok insana acaba dedirten bir olay. Aynı yılda robotların ilk resmi futbol maçı robocup gerçekleştiriliyor. 2010’lu yılında Deep Lerning ve dev firmaların bu alanda attıkları adımların ön plana çıkmaya başladığı yıllar oldu” dedi.
Bilgisayarlar Ne Kadar Hızlı
İnsanların bir toplama işlemini yaklaşık 1 saniyede yapabileceğini düşünerek, bilgisayar işlemcilerinin 1 saniyede yaptığı 33 milyon işlemi insanların bin yıl gibi bir sürede yapabileceğini dile getiren Doç. Dr. Uluşar, “Facebook’ta 2.5 milyon reklam veren ve 50 milyon küçük işletme bulunuyor. Kullanıcılar, bu sayfalarda milyarlarca yorum yazıyor. 1.37 milyar günlük kullanıcı ve 1.86 milyar aktif kullanıcısı olan bir platformda yüz tespiti gibi bir özellik mevcut ve fotoğraf yüklediğinizde direkt olarak yüz tespiti yapabiliyor” dedi. Yapay zekanın güncel uygulamaları konusuna değinen Doç. Dr. Uluşar, “Bahsetmek istediğim güncel uygulamalardan ilki kişisel asistanlar. Birkaç firmanın ürünleri ön plana çıkıyor, Amazon, Google ve Amazon firmasının ECHo’su ev ve ofis ortamı için tasarlanmış bir kişisel asistan. Google burada biraz arkadan geliyor. Apple’ın SİRİ’sini eminim aranızda kullananalar vardır. Cep telefonunda bulunan bu uygulama ile konuşarak bazı şeyleri yapmanız mümkün” dedi. Sürücüsüz araçlar, yeni nesil posta uygulamaları ve robotların, yapay zekanın hayatımıza entegre olma sürecini gösterdiğini kaydeden Uluşar, “Artık robot arkadaşlarımız olmaya başladı. Yakın gelecekte çocuk bakıcımız ya da evde bakıma ihtiyaç duyan kimselerin kullanabileceği robotların yaygınlaştığını göreceğiz. Özellikle gelişmiş ülkelerde yanlızlık artık büyük bir sorun olarak kendisini göstermekte ve robot teknolojileri bu konuya duyarsız kalmamakta” diye konuştu.
Yapay Zekanın Riskleri Neler
Yapay zeka konusunda durdurulamaz bir sürecin yaşandığını belirten Doç. Dr. Uluşar, “İnsanların yapay zekanın üstündeki kontrollerini kaybetmeleri ve robotların dünyayı kontrolü altına alması gibi risklerin olduğunu hepimiz öngörebiliriz. Ayrıca, yapay zeka kullanarak bazı ülkelerin dünyayı kontrol altına alması durumu da endişelendirici bir durum olarak karşımızda” dedi. Bazı iş kollarının ortadan kalkması durumunun toplum için önemli olduğunu kaydeden Uluşar, “Şirketler için konunun çok pahalı ve kompleks görülmesi ve doğal olarak göz ardı edilmesi gibi durumlar söz konusu, bununla birlikte şirketlerin yapay zekanın sağladığı imkanları kullanıp içselleştirebilecek kalifiye elemanlarının bulunmaması da yakın gelecekte karşımıza çıkabilecek riskler arasında” diye konuştu.
Yapay Zeka Sürecine Uyum İçin Ne Yapmalıyız?
Yapay zeka gibi bir gerçeğin karşımızda durduğu ve ciddi Ar-Ge çalışmalarının yapıldığını kaydeden Doç. Dr. Ümit Deniz Uluşar sözlerini şöyle sürdürdü; “AR-GE merkezlerimizi arttırmamız bu konuda ilk yapacağımız çalışma olabilir. Bununla birlikte, Doktora ve Yüksek Lisanslı personelin teşvik edilmesi, üniversite, sanayi işbirliği önemli. Üniversiteleri, sanayicilerin sorunlarına çözüm bulmaları konusunda zorlamalısınız, teknoloji üreten üniversite oluşturulmalı. Akıllı şehirler, akıllı ekonomi konusunda gelişmeleri takip etmeli, üniversitelerin bu konuda katkıları alınmalı, ortak projeleri geliştirilmeli. Akıllı şehirler için üniversite ve belediyeler işbirliğinde büyük çaplı veri merkezleri oluşturulmalı. Yazılım ve elektronik yatırımların arttırılması bu konuda ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor.”
Blockchain ve Kripto Para
Dünyada büyük rağbet gören ve kripto para olarak bilinen Blockchain ve Kripto Para’nın 2009’da açık kaynak kodlu yazılım olarak Satoshi Nakamato tarafından piyasaya sürüldüğünü kaydeden Joint Ventures Kurucusu Ahmet Arslan, “Satoshi’nin tanımına göre, elektronik paranın, arada bir finansal kuruluş olmaksızın, eşten eşe direkt olarak gönderilmesi olarak tanımlayabiliriz” dedi. Bitcoin’in bir blok zinciri olduğunu belirten Arslan, “Bu, kullanıcıların birbirine bağlandıkları bir ağ üzerinden, merkezi bir kontrole gerek duymadan işlem yapabildiği, aynı zamanda da her kullanıcının kontrol sağladığı bir yapı olarak görebiliriz” diye konuştu. Kripto para ekosistemine değinen Arslan, “Burada sadece tek bir system yok, milyonlarca denetim mekanizması var diyebiliriz. Ethereum, Litecoin, Ripple gibi platformlar ortaya çıktı. Kripto paraların işleme açılması da pazardaki büyümeyi olumlu yönde etkiledi” dedi.
Amaç, Aracı Kurumu Ortadan Kaldırmak
Bitcoin’in bir döküman yayınladığını ve orada yapmak istediklerini listelediklerini dile getiren Arslan, “Bir değerin, bir asetin A noktasından B noktasına transfer adilmesini aracı, merkezi bir kuruluş olmadan sağlayabilir miyiz? daha doğrusu bunu sağlamalıyız düşüncesiyle oluşan bir yapı” dedi. Bu yapılanmayı 1991 yılında akademisyenlerin hazırladığı, belgelerde zamandan kazanım sağlanması üzerine bir akademik çalışma olduğunun altını çizen Arslan, “Bu Satoshinin bulduğu bir fikir değil, bu dökümandan yola çıkılmış bir fikir. 96 yılında kaydedilen verilerin herhangi bir veri tabanından silinememesi ve sonradan manipüle edilememesi üzerine bir akademik çalışma var, buradan faydalanıyor” diye konuştu. Arslan, “Güvenilmeyen sunucular, birbirini tanımayan insanların bilgisayarları üzerinden tutulan bilgilerin yine sonradan manipüle edilememesi ve buradaki bilgilerin kriptolojiyle hassas olarak saklanmasından bahsediliyor. Yani bu, şu demek, A kişisi B kişisine bir şey gönderdiğinde bunu sadece ikisi bilsin, bu veri başka bilgisayarlarda olsa bile diğerleri burada ne olduğunu anlayamasın” diye konuştu.
Blockchain Teknolojisi
Bitcoin’in kullandığı teknolojinin Blockchain teknolojisi olduğunu belirten Arslan, “Türkçesi blok zinciri olarak çevriliyor. Şu an ne yapıyoruz hepimiz bir bankayla ya da aracı kurumla çalışıyoruz. Bu merkezi kurumlar nedir, Türkiye’de bankalardır. Satosinin yazdığı döküman bütün aracı kurumları ortadan kaldırmaya yönelik bir döküman ve insanlar kendi parasını kendi elinde tutabilir, kendileri özgürce transfer edebilirler diyor. Ve bütün kayıtlar herkese açık olacağı ve sonradan manipüle edilemeyeceği için sahtekarlığın önüne de geçilebilir diyor” dedi. Sistemi, sistemin kullanıcılarının denetlediğini dile getiren Arslan, “Mesela burada en büyük tehlikelerden birisi şu, A kişisinin 11 coini var ve B kişisine 10 tane bitcoin yolladı, sonra döndü bir başkasına 2 tane daha bitcoin yollamaya kalkıştı. Böyle bir şansı yok, bunu sistemdeki diğer kullanıcılar biliyor ve benim yaptığım işlemi onaylamıyorlar. Dolayısıyla arada bir IT şirketi olmadan, aracı olmadan yeterli bakiyem olmadığını yüzüme vuruyor, dolayısıyla işlemi gerçekleştiremiyorum” diye konuştu. Toplantı, soru ve cevapların ardından, ANSİAD Başkanı Abdullah Erdoğan ve Toplantı Başkanı Erol Kabadayı’nın konuklara plaket takdiminin ardından sona erdi.