ANSİAD Başkanı Akıncı: Yapısal reformlara daha fazla önem verilmelidir

Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Akın AKINCI, 2024 – 2026 yıllarını kapsayan ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan Orta Vadeli Program (OVP)’yi değerlendirdi. OVP’de ‘yapısal reform’ atıflarına rağmen ekonomideki yapısal sorunların yeterince ele alınmaması ve bu konudaki analizlerin yetersizliğinin önemli bir eksiklik olduğunun altını çizen Akıncı, kamu kesiminde ve özel sektörde ‘yapısal reform’ bilincinin gelişmesi açısından yapısal reformlara daha fazla önem verilmesi gerektiğini söyledi.

Akın Akıncı

“OYP nispeten gerçekçi ve akılcı bir çerçeveden açıklanmıştır”

Ekonomide enflasyonun yeniden ivme kazandığı, ikiz açıkların veya bütçe açığı ile cari açığın arttığı, tasarrufların yeniden dövize geçmeye başladığı bir dönemde 2024-2026 dönemine yönelik planlanan Orta Vadeli Program (OVP)’yi nispeten gerçekçi-akılcı bir çerçevede açıklanmış olmasını ANSİAD olarak memnuniyetle karşıladıklarını belirten ANSİAD Başkanı Akın Akıncı, “Kuşkusuz, OVP ve açıklanmasını beklediğimiz 12. Kalkınma Planı, özel sektöre de güvenilir bir rota sunması gereken önemli belgelerdir, bu nedenle sivil toplumun görevi bu belgelerin hazırlanmasına ve uygulanmasına objektif olarak katkı sağlamaktır. Bu çerçevede OVP’nin artıları ve eksileri hakkındaki görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Akıncı, “OVP makro hedefleri kapsamına ilk kez ‘afet yönetimi’, ‘dijital dönüşüm’, ‘iş ve yatırım ortamı’ başlıkları ve ‘öncelikli reform alanlarına yönelik düzenlemeler’ bölümünün eklenmesi, ‘yeşil dönüşüm’ başlığı kapsamının genişletilmesi, tarım ve turizm sektörlerinin ağırlıklı yer alması isabetli olmuştur. OVP’de 2023 yılı enflasyon oranının % 65, bütçe açığının 1,6 trilyon TL, cari açığın 42,5 milyar dolar olarak öngörülmesi nispeten gerçekçi tahminleri yansıtmaktadır. 2024 yılı için büyüme hedefinin % 4’e düşürülmesi, bütçe açığının 2,6 trilyon TL’ye ulaşacağı ve döviz kurunda %54 oranında artış öngörüleri de ekonomi politikasının daha gerçekçi bir zemin kazanacağı izlenimi doğurmaktadır” dedi.

“Yapısal reformlara daha fazla önem verilmelidir”

Olumlu yönlerine rağmen OVP’de eksiklikler olduğuna dikkat çeken Akıncı, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“OVP’nin ayrıntılı ve somut uygulama-düzenleme konularını içermesi beklenemez, ancak OVP’nin Kalkınma Planından daha ayrıntılı ve somut adımları içermesi, en azından önümüzdeki günlerde eylem planları takvimiyle desteklenmesi yararlı olacaktır.

OVP’de önemli bir eksiklik, “yapısal reform” atıflarına rağmen ekonomideki yapısal sorunların yeterince ele alınmaması ve bu konudaki analizlerin yetersizliğidir. Kamu kesiminde ve özel sektörde “yapısal reform”  bilincinin gelişmesi açısından yapısal reformlara daha fazla önem verilmelidir. Örneğin OVP’de “bürokratik ve hukuki öngörülebilirliğin güçlendirilmesi” ifadesine ve iş ortamıyla ilgili hukuki düzenlemelere yer verilmesi olumludur, ancak hukuk reformu konusunun yargı bağımsızlığını içerecek biçimde daha kapsamlı ve derinlikli olarak ele alınması gereklidir.

“2023 yılı kamu bütçesinde 1,6 trilyon TL açık öngörülmesi sürpriz bir gelişmedir”

Temmuz ayında kanunlaşan 1,1 trilyon TL büyüklüğündeki ek bütçeye ve Kahramanmaraş merkezli deprem felaketine ilişkin harcamaların 762 milyar TL olarak açıklanmasına rağmen 2023 yılı kamu bütçesinde 1,6 trilyon TL açık öngörülmesi sürpriz bir gelişmedir ve mali disiplin sorununa işaret etmektedir. Bu nedenle OVP’de de ifade edilen mali disiplin konusunda kararlı olunmalı, kamu yönetiminde mali disiplin, şeffaflık, katılımcılık ve hesap verebilirlik yönünde ilerleme sağlanmalıdır.

OVP’de enflasyonla mücadeleye verilen öneme rağmen fiyat istikrarı hedefinin büyüme ve istihdamdan sonra gelmesi enflasyon hedefleri hususunda kuşku doğurmuş, birçok uzman bu noktaya dikkat çekmiştir. Oysa “enflasyonla büyüme” veya “enflasyona rağmen büyüme” tercihinin yanılsama olduğu, enflasyonun ekonominin potansiyelini zayıflattığı yeterince tecrübe edilmiştir. Nitekim 2021 yılı sonundan itibaren yüksek fiyat ve kur artışları fiyat mekanizmasını bozmuş, adil denge fiyatı kavramı kalmamış, milli paramız değer ölçümü ve değer biriktirme fonksiyonlarını yerine getiremez olmuştur. “Ailenin korunması” konusunun çok gündeme geldiği bir dönemde yüksek enflasyonun toplumun ve ailenin değerlerini dahi bozan “ekonomik ve sosyal bir hastalık” olduğu anlaşılmalı, fiyat istikrarının sağlanması için daha kararlı biçimde hareket edilmelidir.

“Türkiye ekonomisi ‘düşük gelir – yüksek maliyet’ ekonomisi niteliği kazandı”

Türkiye ekonomisinin yüksek enflasyon sürecinin bir parçası olarak “düşük gelir-yüksek maliyet” ekonomisi niteliği kazandığına bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz. Bir kez daha vurgulamakta yarar görüyoruz ki kamu yönetimi ve yerel yönetim sistemimiz, arsa-arazi yönetim sistemimiz, eğitim sistemimiz, hukuk sistemimiz, vergi sistemimiz, kentlerimiz, ulaştırma ve lojistik sistemimiz verimsizdir. Bu verimsizliğin sonucu maliyetlerin ücret-gelir düzeyine göre yüksek olmasıdır. Yüksek dolaylı vergilerin yükü, kayıtdışı ekonomi, gerçekçi olmayan kredi faizleri ve kredi politikaları verimsizliği artırmaktadır. Verimlilik yönünde yapısal reformlar gündeme gelmediği takdirde, enflasyon tek haneye düşse bile Türkiye kur-enflasyon artışı sarmalında ve yüksek maliyetler-geçim sorunu ve düşük rekabet gücü açmazında kalacaktır.

OVP’de önümüzdeki yıllarda turizm gelirinin hızlı, ihracat ve ithalatın daha yavaş artacağı, bu sayede cari açığın gerileyeceği öngörülmüş, büyüme ve cari açık hedeflerinin uyumsuz kaldığı izlenimi doğmuştur. İhracatta sıçrama sağlayacak yabancı sermaye yatırımları çekilmesi bu bakımdan elzemdir. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarındaki zayıflık sorunu ciddi bir şekilde tartışılmalı ve yapısal reformlar bu açıdan tekrar değerlendirilmelidir.

“Eğitim sistemi ekonomik gelişmenin en önemli unsurudur”

Beşeri ve sosyal sermayenin, teknoloji ve yenilik kültürünün hayati önem kazandığı bir dönemde eğitim sistemi ekonomik gelişmenin en önemli unsurudur. OVP’de eğitim alanında teknik eğitim ihtiyaçlarına ve üniversitelerde mütevelli heyeti oluşturulması gibi düzenlemelere değinilmiş olmasına rağmen reform boyutunda bir değişim öngörülmemiştir. Üniversitelerde sosyal bilim alanlarındaki aşırı birikmenin önüne geçilmesi, lise ve üniversitede üretime dönük alanların geliştirilmesi için daha radikal adımların atılması ele alınmalıdır. 

Ülkemizin güncel olarak en büyük sorunu 6 Şubat depremi kaynaklı yaraların sarılması ve barınma ihtiyaçlarının hızlı bir şekilde karşılanmasıdır. Bölge ve ülke genelinde konut sorununun daha hızlı, daha ekonomik biçimde çözülmesi inşaat ve konut sektörünün yeni bir yaklaşımla düzenlenmesini gerekli kılmaktadır. Ülkemizin yarın ve gelecekte karşı karşıya olduğu en ciddi riskin yine beklenen Marmara depremi olduğu gerçeği de unutulmamalıdır. OVP’de “Marmara Bölgesi başta olmak üzere afet riski yüksek bölgelerdeki yoğunluğun azaltılması amacıyla bölge dışında yeni endüstriyel gelişim alanları ve lojistik hatları oluşturulacaktır” hedefi bu bakımdan son derece isabetlidir. Bununla birlikte bu konuda da daha radikal ve hızlı adımların atılması, kentsel dönüşüm teşvikleri yerine zorlayıcı düzenlemelere başvurulması ve Dünya Bankası tarafından açıklanan yeni dış kaynak desteğinin bu alanda değerlendirilmesi gerektiği düşüncesindeyiz.

Gerek deprem ve afet risklerine hazırlanmak gerekse ekonomik, sosyal ve kentsel gelişmeyi sağlıklı bir temele oturtmak için yeni bir bölgesel-kırsal kalkınma perspektifi ve yönetim modeline ihtiyaç olduğu da göz önünde tutulmalı ve Marmara bölgesindeki sanayinin transferi ve yeni teknoloji bölgeleri tesisi için bölgesel akıllı uzmanlaşma stratejileri hızla hazırlanmalıdır.”

OVP’de yer almayan bu eksik konuların ekonomi yönetimi tarafından ilerleyen günlerde dikkate alınacağını ümit ettiklerinin altını çizen Akıncı, son olarak “Gerçekçi, katılımcı bir yönetim ve uygulama süreciyle ekonomimizin bir an önce istikrarlı, güçlü ve sürdürülebilir bir gelişme rotasına kavuşmasını temenni ediyoruz” şeklinde konuştu.

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir