Ali Çandır: Antalya Olarak 2019’a İyi Başlamadık
|Antalya Ticaret Borsası Şubat ayı Meclis Toplantısı, Meclis başkan Vekili Abdullah İnan başkanlığında yapıldı. Üyelerin, yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili bilgilendirildiği Meclis’te, ATB Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Verilere göre, Kasım 2018’den bu yana bir önceki yılın aynı dönemine göre ekonomik bozulmalar olduğunu bildiren Ali Çandır, “Özellikle ekonomik güven, satın alma ve üretim endekslerinde, kredi, istihdam ve dış ticaret büyümesinde, başta konut, beyaz eşya ve otomobil satışları olmak üzere mal ve hizmet ticaretindeki daralmada bu gidişatı görmekteyiz. Anlaşılan o ki 2018 yılı 3. çeyreğinden itibaren 2-3 çeyreklik dönemde ciddi bir büyüme sorunumuz olacaktır” dedi.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME VURGUSU
Hükümetin de aynı tespiti yaptığı için yılbaşından itibaren daralan ekonomiden çıkışı sağlayacağını düşündüğü ilave tedbirleri uygulamaya koyduğunu belirten Çandır, şunları söyledi:
“Bunların içerisinde kapasite kullanım oranını artırıcı, satışları güçlendirici ve ilave borçlanmayı kolaylaştırıcı olanlar öne çıkmakta ve hepimizin dikkatini çekmektedir. Bu tedbirlerin beklenen sonuçları yılın ikinci yarısından itibaren göstermeye başlamasını temenni etmekteyim. Çünkü bizim sürdürülebilir büyümeye şiddetle ihtiyacımız bulunmaktadır. Özellikle küresel ticaretin ve ekonominin sınırlandırılmaya çalışıldığı, adına ticaret savaşları dedikleri ticareti engelleyici politikaların arttırıldığı bir ortamda sürdürülebilir büyümemizi sağlamak her zamankinden daha zor olacaktır. Ancak zorluk var diye büyüme çabamızdan vazgeçmemiz de mümkün değildir. Çünkü biliyoruz ki büyümek demek daha çok üretim, daha fazla istihdam, daha fazla iş ve aş demektedir. Bu uğurda yılmadan ve enseyi karartmadan kararlılıkla çalışmalıyız.”
2019’A İYİ BAŞLAMADIK
2018 yılı dış ticaretin Antalya ve ülke bakımından olumlu geçse de istenilen ölçüde olmadığını kaydeden Ali Çandır, Tarım ve hayvancılık sektörü açısından 2018 yılı dış ticaret performansı incelendiğinde ülke ihracatının yüzde 5, Antalya ihracatının yüzde 9 arttığını bildirdi. Ülke genelinde ithalatta yüzde 3 artış görülürken, Antalya’nın ithalatında artış yaşanmadığına dikkat çeken Çandır, “Buradan görmekteyiz ki 2018 yılında tarım ve hayvancılık dış ticaretindeki performansımız ülkemiz genel performansından daha iyi gerçekleşmiştir. Ancak 2019 yılı Ocak ayı genel ihracat rakamlarına baktığımızda Antalya olarak iyi bir başlangıç yapamadık. Antalya vergi dairelerine kayıtlı bulunan firmalarımızın genel ihracatı yüzde 8 azalmıştır. Yani yüzde 5 artış görülen Türkiye genelinden geride kalmıştır. Kentimiz öncü sektörü olan yaş meyve sebze ihracatındaki performansımız ise yüzde yüzde 12 rağmen bizde aynı düzeyde kalmıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Antalya’nın Ocak ayında karşılıksız çek ve protesto edilen senet büyümesinde Türkiye ortalamasının üzerinde bir gerçekleşme yaşadığına dikkat çeken Çandır, “Yaşadığımız bu bozulma, Antalya iş dünyasının genel karakteristiğine son derece terstir. Bu bozulmanın nedenini ise ancak içinde bulunduğumuz aşırı zor koşullarla açıklayabilmekteyiz” dedi. Çandır, ekonomiye ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“Diğer bir öncü gösterge olan ticari kredi büyümesinde ise kentimiz ve ülkemiz 2018 yılında yüzde 15’lik artışla benzer bir büyümeye sahip olmuştur. Ancak kentimiz büyümesinde önemli konumda olan toptan ticaret, turizm, tarım ve inşaat sektörlerindeki kredi büyümelerine baktığımızda ülke genelindeki büyümelerden farklılaştığını görmekteyiz. Toptan ticaret sektöründeki kredi büyümesi ülkemiz genelinde yüzde 9, Antalya’da ise yüzde 11 artmıştır. Tarım sektöründe ise Türkiye’deki yüzde 16’lık büyümeye karşılık Antalya’da yüzde 15’lik bir büyüme yaşanmıştır. Turizm kredilerinde ülke genelinde yüzde 21’lik artışa karşılık kentimizde yüzde 34’lük bir artış yaşanmıştır. Ve son olarak inşaat sektöründeki kredilerde Türkiye’deki yüzde 15’lik artışa karşılık Antalya’da yüzde 2 düzeyinde bir artış yaşanmıştır. 2018 yılındaki kredi büyümeleri böyle gelişirken karşılıksız çek ve protesto edilen senetlerde ciddi boyutta bozulmalar görülmüştür. Özellikle tutarlarında ortalamanın üzerinde artışlar söz konusu olmuştur. Ülkemiz genelindeki karşılıksız çek tutarında yüzde 72’lik kentimizde ise yüzde 45’lik artış yaşanmıştır. Protesto edilen senet tutarında ise ülkemiz genelinde yüzde 49’luk artış görülürken kentimizde yüzde 21’lik artış gerçekleşmiştir. 2019 yılı Ocak ayı itibariyle ise bu bozulmanın boyutları biraz daha artmıştır. Karşılıksız çek tutarı; Türkiye’de yüzde 93, Antalya’da ise yüzde 136 artmıştır. Protesto edilen senetlerin tutarı ise; ülkemizde yüzde 82, kentimizde ise yüzde 75 artmıştır.”
Öncü nitelikteki ekonomik göstergelerdeki bozulmaların kaynağında döviz fiyatlarındaki ve ona bağlı fiyat hareketlerindeki bozulmalar yattığını vurgulayan Çandır, “Son birkaç aydır döviz fiyatlarında belirli bir istikrar sağlanmış olsa da aşırı oynak dönemin artçı etkileri fiyatlar genel seviyesi üzerinde hala ciddi baskılar yaratmaktadır. Bu baskının en önemli ayağı üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki üretici fiyatları aleyhine olan aşırı açıklıktır” dedi.
ENFLASYON BASKISI
Yurtiçi ve yurtdışı üretici enflasyonlarının üretici üzerinde dayanılması zor bir baskı yarattığını söyleyen Çandır, şunları söyledi:
“Gerek düşen alım gücü ve talebin etkisiyle gerek hala artmaya devam eden maliyet etkisiyle üretici ve girişimci kesimlerin varlığını koruması giderek zorlaşmaktadır. Örneğin; Son dönemde gündemden hiç düşmeyen yaş meyve sebze fiyatlarındaki artışların kaynağı; mevsimsel etkilerin yanı sıra maliyetlerini karşılayamayan üretici kesimin üretim kompozisyonunu değiştirmesinden ya da üretimden vazgeçmesindendir. Yaş meyve sebze fiyatlarındaki aşırı artışların ya da dalgalanmaların azaltılması için sürdürülebilir ve yapısal tedbirlerin başında maliyet-fiyat ilişkisini sağlıklı hale getirmek, üretimden tüketime fire ve zayiat oranlarını düşürmek ve sektörde bütüncül bir değer zinciri yaratmak gelmektedir. Yani sistemin son halkasına ya da aradaki bazı halkalara odaklanarak sürdürülebilir bir fiyat istikrarı sağlamak mümkün değildir. Bu konuda oluşturduğumuz çalışma grubumuz, yaş meyve sebzede değer zinciri üzerine tüm tarafları kapsayan bir çalışma içerisindedir.”
Antalya ekonomisinin ana sektörlerinden örtüaltı üretimin geliştirilmesi için Ziraat Bankası’nca hazırlanan yeni kredi paketinin sektörün gelişimine katkı vereceğini kaydeden Çandır, kredilerin yeni yatırımlara fırsat sağlayacağını söyledi.
Tıbbi ve aromatik bitkiler komitesinin talebiyle üzerine düzenlenen sektörel analiz toplantısıyla ilgili bilgi veren Çandır, “Katılımcılar, üretimde sadece kekik değil pazar talebi yüksek olan adaçayı, dağçayı, biberiye gibi tıbbi ve aromatik bitkilerin tarımının yaygınlaşması, odun dışı orman ürünlerinin ihale ile satışı yerine tarife usulü ile satışının gerçekleştirilmesi gerektiği, ancak mutlak suretle ihale ile satış yapılması durumunda ise hasada zamanında başlanılması ve hasat gecikmelerinin yaşanmaması için ihalelerin Mayıs-Haziran aylarında yapılması, Hazine arazilerinin sektörün kullanımına sunulması yönünde kurumlar arası bilgi paylaşımında bulunulması, Batı Akdeniz Bölgesi’nde görülen türler, üretim miktarı, ihracat miktarı gibi konuları içeren ve bilgiler sunan kitapçık hazırlanması, bozuk ve yanmış olan sahalara; keçiboynuzu, defne ve mersin (murt) gibi yangına dayanıklı bitkilerin dikiminin yapılması, orman sahalarındaki yüksek gerilim hatlarının altındaki alanlarda kontrollü olarak biberiye gibi pazar değeri olan bitkilerin yetiştirilmesi konularında önerilerde bulundu” dedi. Çandır, önerilerin raporlaştırılarak ilgili yerlere ulaştırılacağı ve takipçisi olacaklarını bildirdi.
ATB Meslek Komitelerinin çalışmalarından bahseden Çandır, şu bilgileri paylaştı:
“Son dönemde ilimiz genelinde görülen yağışların barajlardaki doluluk oranını yükselttiği ve yeraltı su kaynaklarını artırdığını bu durumun hububat üretiminde bu sezon için olumsuzluk yaratsa da yaz dönemi ve önümüzdeki sezon için olumlu olduğunu belirtmişlerdir. Antalya Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hali’nde ticaret erbabı olarak faaliyet gösteren üyelerimiz; kendilerinin üretici adına hareket eden ve üreticinin ürününü değerinde pazarlamaya çalışan kimseler olduklarını, satılan ürün üzerinden kanunlar tarafından belirlenen oranlarda komisyon aldıklarını, ticaretlerini bu çerçevede planladıklarını ve üretici için bir pre-finansman kaynağı olduklarını belirtmişlerdir. Üyelerimiz son dönemde yaşanan yüksek enflasyon ve artan yaş sebze fiyatları nedeniyle; meslekleri üzerinde olumsuz bir kamuoyu baskısı oluştuğunu ve konunun ülkemiz gündeminde sıklıkla ve yanlış bir şekilde gündeme getirilmesinden duydukları rahatsızlığı ifade etmişlerdir. Süt arzında yaşanan artış sonrası süt tozu yapımının arttığı ve özellikle mekanizasyon ile ambalaj maliyetlerinin yükseldiğini belirtmişlerdir. Ziraat Bankası tarafından ilimizde ilan edilen yatırım ve üretim faaliyetlerinin finansmanına yönelik “Sera Destek Paketi”nin sektörleri adına olumlu bir gelişme olduğunu ancak yeni yatırım yapacak olanlara uygun maliyetli yer tahsisi konusunda kamudan destek talep etmişlerdir. Geçtiğimiz yıl ortalamaları hesap edildiğinde son üretim sezonunda kesme çiçek üretiminde birim alandan elde edilen ürün miktarında yüzde %30 düzeyinde düşüş görüldüğünü ve inşaat sektöründeki gerileme ile yerel yönetimlerin taleplerinde yaşanan daralma nedeniyle dış mekan süs bitkileri satışlarının %50 düzeyinde gerilediği hususlarında görüş alış verişinde bulunmuşlardır.”
İSTİHDAM PAKETİNE DESTEK
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun gayreti sonucunda 2019 Yılı İstihdam Seferberliği kapsamında işverenlere yönelik yeni teşvik ve desteklerin uygulanmaya alındığını anımsatan Başkan Çandır, Birliğimiz tarafından da “Burası Türkiye, Burada İş Var” sloganıyla destek olunan kampanya kapsamında tüm işverenler Nisan ayı sonuna kadar sağlanan her ilave istihdamda; 3 ay boyunca prim, vergi ve ücret devlet tarafından karşılanacak. Devam eden 9 ayda ise prim ve vergiler devlet tarafından karşılanmaya devam edecektir. Yine kısa çalışma ödeneği, asgari ücret desteği, SGK primlerini düzenli ödeyen işverenlere 5 puanlık indirim, işbaşı eğitim desteği ile mesleki eğitim kurs ücret ve sigorta desteği gibi desteklerden faydalanabileceklerdir. Çandır, “Üyelerimizin bu teşvik ve desteklerden faydalanmasını ve ülkemiz istihdamının artmasına katkıda bulunmalarını diliyorum” dedi.
TOBB’un katkılarıyla mesleki eğitim ile reel sektörü birbirine entegre edecek projenin protokolünün imzalandığını belirten Ali Çandır, “Proje ile oda ve borsalar aracılığıyla mesleki eğitimin sektörün ihtiyacına uygun ve güncel bir hale getirilmesi sağlanmış olacak. Protokol ile uzun yıllardır dile getirdiğimiz meslek liselerindeki eğitimin kalitesinin artırılması gerekliliği konusunda önemli bir proje olduğunu düşünüyor, katkı verenlere teşekkür ediyorum” dedi.
TOBB ve Türkiye Bankalar Birliği işbirliğinde düzenlenen , “Reel Sektör ile Finans Sektörü Diyalog Güçlendirme Toplantısı”na ATSO ile Borsanın ev sahipliği yaptığını belirten Çandır, “İş insanlarımızın sorunlarını birinci ağızdan aktardığı ve finansal sorunlarının çözümü için bankaların genel müdür ya da yardımcılarıyla birebir görüşme fırsatı yakaladığı toplantımızın iyi bir fırsat olduğuna inanıyorum. Toplantımıza katılım gösteren; TOBB Başkanımıza, TBB Başkanımız ve yönetimine, katılım gösteren bölge Oda ve Borsa Başkanlarımıza, üyelerimize ve 600’ü aşkın iş insanımıza teşekkür ediyorum” dedi.
SEKTÖREL KONULAR
Borsa Meclisi’nde sektörel konular da gündeme geldi. Meclis Üyesi Ata Sönmez, yaş meyve sebze sektörüne yönelik uygulanan tanzim satış modelinin aslında et sektörü için Et ve Balık Kurumu ile anlaşmalı marketler aracılığıyla et sektörüne dönük 7-8 aydır uygulandığına dikkat çekti. Sönmez, “Et fiyatlarında büyük patlama olacak. Çünkü bu sürdürülebilir değil. Günde 1000-1500 ton et ve kilo başına devlet 7-8 lira zarar ediyor. Et ve Süt Kurumu ilk defa piyasa fiyatının altında satış yapıyor. Serbest piyasa ekonomisinde arz az, talep fazlaysa fiyat yükselir. Serbest piyasa ekonomisinin kanunu bu. İthalatı değil üretimi artırmamız gerekiyor. Ne zaman sıkıntı olsa ithalat sopası gösteriliyor. Nisan- mayıs ayları mı olur bilemiyorum ama artık et fiyatları patlayacak” diye konuştu.
Meclis Üyesi Nuri Büyükselçuk, girdi fiyatlarının yüzde 50 arttığı unlu mamul sektöründe ekmeğe zam yaptırılmadığına dikkat çekerken, “Sektördeki insanlar zarar gediyor. Bu yaklaşım sürdürülebilir değil” dedi. Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ süt fiyatını 1.70 lira olarak belirlerken, 1.40 liraya kadar süt satışı yapıldığını bildiren Büyükselçuk, yem sanayicilerinin örgütsüz olan üreticiden yem karşılığı süt aldığını, fiyatta da üreticinin belirleyici olmadığını kaydetti. Büyükselçuk, “Serbest piyasa ekonomisi çalışmıyor. Arz talep piyasa koşullarına göre şekillenmiyor” dedi.
Üyeleri dinleyen ATB Başkanı Çandır, 2010 yılında TOBB’da düzenlenen Ekonomik Şura’da söz aldığını devletin izleme, denetleme, iyileştirme görevini anımsattıklarını söylerken, şunları kaydetti:
“O dönem Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakandı. (Tüccar devlet istemiyoruz. Devlet düzenlemeli izlemeli denetlemeli eksik olan yerleri de iyileştirmeli) dedik. Şu anda devletimiz çeşitli kanallarda tüccarlık yapmaya başladı. Bu her kesimi rahatsız ediyor. Ama bu bir geçiş dönemidir diye ümit ediyoruz. Seçimlerden sonra piyasaların tekrar normal seviyeye ulaşmasını ümit ediyoruz. Burada bizim artık sadece devletten beklemeden sektör içerisinde birtakım iç değerlendirmeleri yaparak kendimizi revize etmeliyiz. Yıllarca aynı koşulları tekrar ede ede aynı sonuçları almamız çok olası değil. Onun için yaş meyve sebze sektöründen başlayacağız. Tedarikten başlayarak tüketiciyle giden halkaların tamamını şartlarımıza uygun nasıl revize edebiliriz bunu paydaşlarla değerlendirip sonuca ulaştırmak istiyoruz.”
Bütün sistemin arz talebe dayalı olduğuna da dikkati çeken Çandır, “Siz bugün üretimi azalttığınızda talep arttığında fiyat otomatik olarak artacaktır. Bunu ne kadar baskılarsanız baskılayın artacaktır. Piyasayı düzenlemek için üretim öncesinden planlamadan başlayarak bütün halkaları revize etmelisiniz. Sıkça dile getirdiğim gibi tarımda tamamen bir devrim yapmak gerekiyor. Değer zincirini kendimize özgü tasarlayıp yeniden planlamalıyız. Devlete de burada tüccarlık düşmüyor. Biz DİDİ
diyoruz, yani devlet düzenlemeli, izlemeli, denetlemeli, aksaklıkları iyileştirmeli. Böylelikle piyasalar oturur. İhtiyacımıza uygun üretir, dünya piyasalarını takip eder, ihracatımızı yaparız. Kalıcı tedbirler lazım” diye konuştu.