Davut Çetin: Başka Yere Seçilmek İsteyen İstifa Eder!
|ATSO Başkanı Davut Çetin, Oda başkanlarının seçilemedikleri takdirde geri dönmelerine olanak sağlayan yasayı eleştirerek, “Geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi farklı bir yasayı kabul etti. Basında oda başkanlarına siyaseti kolaylaştıran yasa diye yazıldı. Buna göre oda ve borsalarda görev alanlar, seçimde aday olup kazanamadıkları takdirde yeniden görevine dönebilecek. Türkiye’nin başka ihtiyacı yokmuş gibi, bu konularla uğraşılmasına gerek yoktur. Başka yere seçilmek isteyen istifa eder, böylece kurumlar daha fazla yıpranmaz” dedi.
ATSO Kasım Ayı Meclis Toplantısı’nda ekonominin yanı sıra, kent ve ülke gündemine yönelik değerlendirmelerde bulunan Başkan Davut Çetin kamuoyunda “Özgener Yasası” olarak bilinen, Oda başkanlarının yerel seçimlerde aday olmaları halinde, seçilemedikleri takdirde görevlerine dönmelerine olanak sağlayan yasayı eleştirdi. Davut Çetin, “Biz Oda olarak burada sektörlerimizi, kent ekonomisini ileri götürmek için çalışıyoruz. Aslında bu konuların Türkiye’nin siyasi gündeminde de yer alması gerekmektedir. Fakat geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi farklı bir yasayı kabul etti. Basında oda başkanlarına siyaseti kolaylaştıran yasa diye yazıldı. Buna göre oda ve borsalarda görev alanlar, seçimde aday olup kazanamadıkları takdirde yeniden görevine dönebilecek. Türkiye’nin başka ihtiyacı yokmuş gibi, bu konularla uğraşılmasına gerek yoktur. Başka yere seçilmek isteyen istifa eder, böylece kurumlar daha fazla yıpranmaz.
Bir ülkede herkesin devamlı olarak siyasete bu kadar meyilli olması, her yerde siyaset konuşulması normal bir durum değildir. Almanya’da o kadar görüşme yaptık, kimse Almanya’da siyaset ile ilgili bir sohbet açmadı. Orada kim bakan olmuş, kim belediye başkanı olmuş, çok hayati bir konu olmuyor. Elbette siyaset demokrasinin olmazsa olmazıdır, fakat siyaset kurumlara ve ekonomiye girmemelidir, arada bir mesafe, bir çizgi olmalıdır” dedi.
Fiyat denetimleri
Konuşmasında gündeme yönelik değerlendirmelerde bulunan Çetin, son günlerde üyelerinden fiyat denetimleri konusunda şikâyet aldıklarını belirterek, “Özellikle gıda ürünlerine dönük fiyat kontrolleri yapılıyor, börek fiyatı yüksek diye tutanak tutuluyor. Odamıza üyelerimiz hakkında işlem yapmamız için resmi yazı geliyor. Serbest piyasa ekonomisinde bunlar anlam veremediğimiz uygulamalardır. Ülke olarak demokrasinin ve piyasa ekonomisinin kurumlarla ve kurallarla işlediğini unutmamalıyız. Piyasa ekonomisi arz ve talep kanunlarıyla çalışır, devlet sosyal amaçlı önlemler alabilir. Devlet piyasada bir malın fiyatını zorla düşürmeye kalkarsa o mal üretilmemeye başlar, karaborsa oluşur. Türkiye bunları geçmişte yaşamıştır” diye konuştu.
Fiyatların yükselmesini toptancı hallere bağlamak doğru değil
Sebze meyve fiyatlarının yükselmesini toptancı hallere bağlamanın doğru olmadığını belirten Çetin şöyle konuştu:
“Sebze ve meyve fiyatında artışı toptancı hallerdeki komisyonculara, soğan fiyatında artışı tüccara bağlamak doğru değildir. Piyasa fiyatı arz ve talebe bağlıdır, arz yetmezse fiyat artar. Fiyatlar düştüğü için ürünün toplanmadığı zamanlar da oluyor. Ürünleri depolamak sadece soğanda olan bir iş değildir, elma gibi birçok meyve de depolanmaktadır.
Sebze meyve fiyatlarının yükselmesini toptancı hallere bağlamak da doğru değildir, komisyoncunun komisyonu bellidir, ayrıca komisyonculuğun üretici finansmanındaki önemini de hepimiz biliyoruz. Kolaycılığa kaçmadan yapısal önlemler almak gerektiği gözden kaçırılmamalıdır.
Basında gıda fiyatları ile ilgili olarak bazı önlemler alınacağı yazılmıştır. Buna göre bölgesel haller kurulması düşüncesi tartışılmaktadır. Ürün rekoltelerine erken uyarı sistemi kurulacaktır. Arz yetmediğinde ithalat devreye girecektir. Üretici birliklerinden alım teşvik edilecektir. Sözleşmeli tarım, ürün borsaları çeşitlenmesi gibi önlemler de planlanmaktadır.
Bu konuların bazıları daha önce de gündemdeydi. Tam olarak ne öngörülmektedir henüz bilmiyoruz, bakanlığın bunları bir raporla bizimle paylaşması gerekir. Antalya bu konunun muhataplarından birisidir, senelerdir konuştuğumuz konulardır.
Sebze ve meyvede üretici fiyatlarımız düşük
Domates gibi sebzelerde fiyat artıyorsa temelinde maliyetler vardır. Şu anda Antalya hallerinde domates, biber, patlıcan ortalama 2.5 lira. Salatalık fiyatı 1 tl civarında, Ağustos bolluğunda bile bu fiyatlar 2 liraya yakındı. Sebze ve meyvede üretici fiyatlarımız düşüktür, hatta bizim üreticiye ve ihracata daha fazla destek olmamız gereklidir. Şu anda Rusya ve Ukrayna’ya sevkiyatta TIR kotaları dolmak üzeredir. Navlun maliyetleri de çok yükselmiştir. Bu konunun hızla ele alınması ve kota artışı gereklidir.
Bildiğiniz gibi İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkış anlaşması imzalandı. İngiltere yılda 10 milyar dolar sebze ve meyve ithal eden bir ülke. Domates, portakal gibi ürünlerde İngiltere pazarına dikkat etmeliyiz. Bakanlığımız bu konuda da girişimler de bulunmalıdır.
Su kaynaklarını ve tarım alanlarının korumalıyız
Tarım üretimini etkileyen diğer faktörler de önemlidir. Nüfusumuz artıyor, tarım toprakları azalıyor, köyler nüfus kaybediyor. İklim değişikliği nedeniyle su kaynağımız azalıyor. Geçenlerde basında göller bölgesi göllerinin kurumakta olduğu yazıldı. Turizmin ve tarımın geleceği için suyun ve toprağın azami ölçüde korunması gerekiyor.
Yapmamız gereken şey bu konularda önlem almaktır. Su kaynaklarının korunması, tarım alanlarının korunması konusunda bakanlıkların ve yerel yönetimlerin mühendis odalarıyla birlikte çalışmaları elzem hale gelmiştir. Üretici birliklerini güçlendirerek tarımda küçük üreticiyi destekleyecek bir sistem kurmak zorundayız. Daha önce de Avrupa Birliği örneğini vermiştim. Avrupa’da bir tarafta üretici kooperatifleri diğer tarafta tüketici kooperatifleri var ve sistem çalışıyor. Ayrıca arz yetmediği zaman asgari bir fiyattan ithalata izin veriyorlar, ama fiyatın çok düşmesine de izin vermiyorlar. Biz de Avrupa Birliği gibi bir destekleme ve dış ticaret sistemi kurmalıyız. Bu yapısal reformları yapmadıkça sürekli benzer sorunları yaşamaya devam ederiz.”
Turizmde 13.5 milyon yabancı turist sayısına yaklaşıyoruz
Antalya ekonomisinin turizmdeki gelişme nedeniyle diğer illere göre pozitif yönde farklılaştığını vurgulayan Davut Çetin sözlerini şöyle sürdürdü;
“Karşılıksız çek oranlarında Antalya’da da artış var, ama yine de diğer büyük illerden daha iyi durumdayız. Vergi artışı gibi göstergelerde de daha iyiyiz.
Turizmde bu yıl yüzde 30 artışla 13.5 milyon yabancı turist sayısına yaklaşıyoruz, bu nedenle Antalya bu yıl ülke genelinden pozitif yönde farklılaşmıştır. Tabii ki, Türkiye ortalamasından iyi olmak, çok iyi olmak anlamına gelmemektedir.
Bu yıl inşaat yatırımları önemli ölçüde azalmıştır. Kasım ayı ile birlikte turizmde ve turizme bağlı sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerinde durgunluğun başladığını da görüyoruz. Sanayimizin elektrik tüketimindeki artış bu yavaşlamayı göstermektedir.
Antalya turizminin kış aylarındaki durgunluğu devam etmektedir. Bazı otellerimiz kış tatiline girmeye başlamıştır.
Her yıl kış gelince SGK prim desteğini, direkt uçak seferlerini, kongre turizmini, spor turizmini, üçüncü yaş turizmini konuşur, yaz gelince unuturuz.
Türkiye Turizm Geliştirme Fonu
Bu yıl nihayet Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız, turizmde bazı önemli çalışmaları başlatmıştır. Sayın Bakan meclis komisyon toplantısında açıklamalar yaptılar, bir kısmı basına yansıdı, bir kısmı yansımadı.
En önemli konu “Türkiye Turizm Geliştirme Fonu” adıyla bir fon kurulması çalışmasıdır. Aslında biz sayın bakana hem tanıtım hem acil yatırımlar için havalimanı inişlerinden kente bir pay alınması önerisini götürmüştük. Sayın Bakan biraz daha farklı bir model düşüncesini bizimle paylaşmıştı. Burada önemli olan Antalya’da elde edilen kaynağın çoğunlukla Antalya için kullanılması ve destinasyon yönetimi modeline dikkat edilmesidir.
THY’nin direkt turizm hamlesi
Bir diğer önemli konu, THY’nin direkt turizm hamlesi programıdır. Bakanlığın desteğiyle, THY Nisan ayından itibaren Antalya’dan 11 ülkeye direkt seferlere başlayacaktır. İngiltere, Almanya, Rusya, Suudi Arabistan, Ürdün, Azerbaycan, Kuveyt, Ukrayna, Cezayir, Lübnan ve İsrail’e seferler planlanmıştır. Bu kez bu programın ertelenmemesini ve gerçekleşmesini bekliyoruz. Ayrıca, İtalya, İspanya, Fransa gibi ülkeler de bu programa peyderpey dahil edilse iyi olur.
Bakanlık dijital turizm, sosyal medya üzerinden tanıtıma yoğunluk verecektir. Güzel bir gelişme Sayın Bakanın eko-turizme önem verileceğini açıklamasıdır. Bu konuda tesis yönetmeliğinde değişiklik öngörülmüştür. Turizm liselerinin yerlerinin ve programlarının ihtiyaca cevap vermediğini dile getirmiştik, şimdi pilot liselerle yeni bir program başlatılıyor. Bu liselerde öğrencilerin otellerde staj yaparak çalışarak okuması için de yeni bir staj programı ele alınmış. Sayın Bakan bundan sonraki turizm alanları tahsis ihalelerinde golf turizmi, spor alanları, termal ve kongre turizmine öncelik verileceğini de açıkladılar. Bu adımların hızla hayata geçmesini ümit ediyorum.
2019 yılına dönük erken rezervasyonlar artmaya devam etmektedir. Önümüzdeki sezon Antalya’nın popülaritesinin artmasını bekliyoruz, bu da hem turist sayısı hem de gelir olarak daha iyi yansıyacaktır.”