“Para Piyasalarının Konsantrasyonu Seçim”

Gizem Öztok Altınsaç; “Bu seçim dönemi biraz daha tedirginlik var ve daha yüksek bir risk söz konusu. 5 yıldır piyasalar tatmin olmadı. Gün sonunda baş başa kaldığımız soru, ekonomi takımı kim olacak, yeterli bir takım olacak mı? Piyasalardaki güvensizliğin temel sebebi bu” dedi.

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) 2018 faaliyet yılı 9’uncu Olağan Toplantısı Akra Hotel’de gerçekleştirildi. Toplantı Başkanlığı’nı ANSİAD Yönetim Kurulu Üyesi, Burcu Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. H. Rana Demirer’in gerçekleştirdiği toplantının konuğu, Bloomberg HT ‘İlk Söz’ & ‘Küresel Piyasalar’ Programları yorumcusu, İstanbul Bilgi Üniversitesi & Özyeğin Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Global Yatırım Holding & Actus Portföy Araştırma Direktörü Gizem Öztok Altınsaç oldu. ‘Piyasalar Neyi Fiyatlıyor? Global ve Türkiye Ekonomisi Son Dönem Gelişmeleri’ başlığında gerçekleştirilen toplantıya, ANSİAD üyesi iş insanları ve çok sayıda davetli katıldı. 2013 yılından beri Türkiye’nin bir seçim döngüsü içerisinde olduğunu kaydeden Gizem Öztok Altınsaç, “Piyasanın ilgilendiği şey seçim ve konsantrasyon politikada, ekonomide değil. Yatırımcılar risk gördükleri ülkeden uzak durmayı tercih ederler” dedi.

‘Enflasyon İçin Bir Beklentim Yok’

Finansal piyasaların her zaman rasyonel hareket etmediğini kaydeden Altınsaç, “En temel sorun maliye ve para politikasının koordineli hareket etmemesi, en temel risk ise finansman ihtiyacı” diye konuştu. Gelişmiş ekonomilerde faizlerin yükselişte olduğunu belirten Altınsaç, “Dünyada faizler yükseliyor ve yükselecek. Gelişmekte olan ülkelerde özel sektörde en çok dış borçlanma Türkiye ve Çin’de. Bilanço genişletme nedeniyle 2020’ye doğru borçlanma söz konusu” ifadelerini kullandı. Enflasyonda resmin değiştiğini ve piyasaların Türkiye’de rahatsız olduğunu dile getiren Altınsaç, “Maalesef piyasadaki rakamlar yüksek. Enflasyonu tek haneye düşüremezseniz teknik açıdan 11’de 12’de tutmanız mümkün değil. Bunu aşağıya çekmeniz gerekiyor. Bunun için bir beklentim yok, seçim dönemine girmiş durumundasınız, seçime odaklanılmış durumda, konsantrasyon başka yere kaymış durumda fakat piyasalar kısa vadede bunu fiyatlıyor. Büyük hedefler için maalesef küçük hedeflerden vazgeçilmesi gerekiyor” dedi.

‘En Büyük Endişem 2019 Büyüme Rakamları’

Piyasaların tedirginlik yaşadığını belirten Gizem Öztok Altınsaç sözlerini şöyle sürdürdü, “Benim en büyük endişen büyümeye odaklı, 2019 büyümesi. Umarım yanılıyorumdur.  Piyasa tedirgin şu anda, Mayıs ayları genelde zor olur. Bir de global tarafta destekleyici olmayınca Mayıs- Haziran aylarında piyasanın riskleri artıyor. Bu seçim dönemi tedirginliğin olduğu, dallı budaklı senaryoların yaşandığı bir dönem ve daha yüksek bir risk söz konusu. Beni bir piyasa analisti olarak ilgilendiren şey ekonomi politikaları. Nasıl bir ekonomi yönetimi olacak? Ben de büyümelerin desteklenmesi gerektiğini düşünen bir analistim, fakat büyümeyi de kontrol etmek gerekiyor. Ben rasyonel olarak 1-1,5 yıllık dönemde bir reform beklemiyorum açıkçası.”

Seçimden Sonra Ne Olacak Beklentisi

Finansal piyasaların beklenti satın almasına yönelik seçimden sonra ne olacağı konusunun önemli olduğunu belirten Altınsaç, “Seçimle ilgili bir beklentinin satın alındığını düşünmüyorum, şu anda satın alınan beklenti seçimden sonra ne olacağı. 5 yıldır piyasa tatmin olmadı, başka bir süreç başladı. Bizim gün sonunda piyasa olarak baş başa kaldığımız soru şu, ekonomi takımı kim olacak, yeterli bir takım olacak mı, esas görmeyi istediği şey ekonomi stabilize olacak mı?” dedi. Piyasalardaki temel güvensizliğin temel sebebinin kişilerden ve partilerden bağımsız olduğunu kaydeden Altınsaç, “Piyasanın satın aldığı sonrasında nasıl bir süreç olacağı, bence soru işareti oradan kaynaklanıyor. Buradaki soru işareti problem yaratıyor. Enflasyonu kim düşürecek, merkez bankası 200-300 baz puan arttırabilir mi, öngörülebilecek bir durum değil. Sorun bununla çözülebilecek bir sorun da değil. Bundan sonrasında maliye politikası talep ve büyüme kaygısıyla, eşgüdümle hareket edilmeyen bir durumla karşı karşıya problem yaşıyor” diye konuştu.

‘Tl’nin Değer Kaybı Yüzde 16’

2017’de herkesin beklentisini aşan bir gelişme yaşandığını kaydeden Altınsaç, “Dünyada senkronize bir büyüme gerçekleşirken biz bunu değerlendiremedik” dedi. Piyasaların günlerdir kur gittiğini belirten Altınsaç, “Enflasyon da yüksek gidiyor ama bu enflasyondan dolayı olmadı, piyasa yatırım yapılabilir durumun altına düştüğünden dolayı maliye tarafındaki 24 Milyar Dolarlık hikayeyi sevmedi. Sürekli olarak ‘nereden fonlanacak’ sorusu alıyoruz. Ağızdan bazı cümleler çıkıyor ancak arkasında dayanak yok, piyasa ise bunu sorgular.  Bu iş Kasım 2017’de başladı, davalarımız var devam eden, Amerika ile devam eden F-35 davası var onun dışında bulunduğumuz coğrafyada çok fazla sorun yaşıyoruz. Piyasalar da bir o kadar çok tedirgin oluyor” dedi. Ziraat Bankası’nın konut kredilerinden bahsedildiğini fakat fonlamanın nereden yapılacağına dair bir bilgi verilmediğini dile getiren Altınsaç, sözlerini şöyle sürdürdü; “Kaynağı var ise fonlansın, fakat konu genel olarak dış finansman ihtiyacı. Yılbaşından bu yana ABD Doları karşısında gelişmekte olan ülkelerin para birimleri düşüşte, yılbaşında bu yana TL’nin Dolar karşısında değer kaybı yüzde 16. 2013’ten bu yana Güney Kore Wonu değer kazandı. Maalesef bizim Moodys artışımız güme gitti. Biz en fazla sıkıntı yaşayan para birimiyiz. Moody’s’in Türkiye’nin notunu kırmasındaki dış finansman riskinin arttığı cümlesini azımsamamakta fayda var. Rakamsal bakarsak, dış borçlanmanıza temel oluşturan faiz Libor+spread’den oluşuyor. Libor faizi son 2-3 aydır yüzde 1.50’den yüzde 2’ye hızla yükselmiş durumda ve dış faktör aleyhinize. Özel sektör borcunun özellikle Çin ve Türkiye gibi ülkelerde son 6-7 yıldır muazzam arttığına gözlemleyebiliyoruz. Türkiye’nin özel sektör dış borcu son 7 yıldır büyük bir hızla artıyor. GSYH’ye oransal yüzde 20’lerden yüzde 32’lere fırlamış durumda.”

2008’den Beri Faiz Yükseliyor

2018 ilk çeyrekte ekonomik rakamlarda sürecin değiştiğini belirten Altınsaç, “Hem ülke risk priminde (credit spread) bir genişleme var hem de enflasyon cari denge gibi bir takım rakamlarda yapısal zayıflama mevcut. Moody’s tarafından son gelen not düşüşünün ardından TL varlıkların yeniden bir değerleme sürecine tabi olma riski de var” dedi. 2008 global krizinden bu yana faiz göstergelerinin yükseldiğine işaret eden Altınsaç, “2017’de sürekli yaşanan değer kaybı ve enflasyonun neredeyse bir yıl tek haneyi görmeyişi, faiz en yüksekte. 2008’den bu yana baktığınızda her gün bir kademe daha yukarı çıkan bir faizimiz var” diye konuştu. BIST 100 Endeksi’nin Mart ayından bu yana belirgin olarak emsallerinden ayrıştığını dile getiren Altınsaç, “Şubattan itibaren göstergeler aşağıya doğru gidiyor. Bu yüksek faizi fiyatlıyor olabilir, belirsizliği fiyatlıyor olabilir, karlılık düşüşü ya da büyümeyi de fiyatlıyor olabilir” dedi.

‘100 Koyduysanız Şu An 45 Dolardasınız’

Gelişmekte olan ülkelerin hisse senetlerinden oluşan MSCI’ın negatif bir fiyatlandırma sürecinde olduğunu belirten Altınsaç sözlerini şöyle sürdürdü; “2013 yılından itibaren 100 koyduysanız 45 Dolardasınız şu an. Türkiye emsallerinden negatif bir fiyatlandırma sürecine tabi. Şu anda piyasanın sıkıntısı Türkiye fonlamayı nasıl yapacak sorusu. Dünyada hiçbir kurum parite tahmini yapamaz, faiz farklarını görmek çok zor. ABD Başkanı Donald Trump’tan sonra faiz farkı devam ediyor, şu anda bütün analistler paritenin düşmesini bekliyor. Türkiye’ye bakıyoruz pariteler eski tahmin 4.10’da. Şu anda kimse doğru bir tahminde bulunamıyor. Gelişmekte olan ülkelerin enflasyonu 5’lerden 3’lere doğru geliyor. Türkiye bu süreci değerlendiremedi, kendi sepetinde enflasyon düşüyor bizde tam tersi yükseliyor.”

‘Sözel Müdahalelerden Vazgeçilmeli’

Türkiye’nin borçluluk oranının en hızlı artan ülkeler arasından olduğunu kaydeden Altınsaç, “Yüzde 100 hesap üzerinden bakarsak GSYMH da oranı yüzde 150. Bunun temeli özel sektörde, banka dışı genişlemeden kaynaklanıyor. Artan özel sektör borcu neden tehlikede, büyümemizdeki sevimsiz tablo alarm veriyor. Kur ve faiz diyor ki bir şey yap. Yolun hala başındayız. 100 baz puan faiz artışı özel sektör için inanılmaz büyük bir sorun. Kendini daha zor fonlayan ülkelerden daha fazla faiz talep edilir. Türkiye kredi derecelendirmesinde bulunduğu konumu hak eden bir ülke değil” diye konuştu. Haziran ayında faiz artırımı beklediğini dile getiren Altınsaç, “Sözel bir takım müdahalelerden vazgeçilirse piyasa bunu sever. Sayın Naci Ağbal’ın bu fonlamaların nasıl yapılacağına dair bir açıklaması olursa piyasalarda bir anda pozitif değişim olacaktır” dedi. Toplantı, ANSİAD Başkanı Sadi Kan ve Toplantı Başkanı Dr. H. Rana Demirer’in, günün anısına Bloomberg HT yorumcusu Gizem Öztok Altınsaç’a, 1885 yılında Gustav Niemann tarafından çizilen ve Antalya’nın simgelerinden biri olan Üçkapılar gravürüne ait tablosunu takdimiyle sona erdi.

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir