Yeşil Sanayi Destek Programı yeşil dönüşüm için katalizör olacak
|KOSGEB, TÜBİTAK ve Dünya Bankası iş birliğiyle geliştirilen Yeşil Sanayi Destek Programı’nı değerlendiren Destek Patent CEO’su Faruk Yamankaradeniz, söz konusu programın yeşil dönüşümü hızlandırmak ve bu alanda yapılan çalışmalara verilen “yeşil patent” sayısını artırmak için Türkiye açısından çok önemli bir fırsat olduğunu, iyi değerlendirilirse bu süreçte bir çeşit “katalizör” görevi göreceğini söyledi.
Ekonominin en önemli aktörlerinden KOBİ’lerin çevre dostu teknolojileri kullanma konusunda bilinçlenmesini sağlamak, enerji maliyetlerini düşürerek rekabet gücünü artırmak ve karbon ayak izini azaltmak amacıyla KOSGEB, TÜBİTAK ve Dünya Bankası tarafından geliştirilen “Yeşil Sanayi Destek Programı” için başvuru süreci başladı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Destek Patent CEO’su Faruk Yamankaradeniz, programın başta KOBİ’ler olmak üzere sanayi ve ekonominin yeşil dönüşümü için çok ciddi bir fırsat olduğunu, programın iyi değerlendirildiği takdirde başta ‘yeşil patent’ süreçleri başta olmak üzere ekonomide bir çeşit “katalizör” görevi göreceğini söyledi.
“Daha ‘yeşil’ bir ekonomiye sahip olabiliriz”
“Bir buluş eğer çevre kirliliğini azaltma, doğal kaynakları koruma ve iklim değişikliğini hafifletmeye yardımcı temelde ortaya konmuşsa, “yeşil patent” olarak sınıflandırabileceğimiz patent tescili ile korumak mümkün diyen Yamankaradeniz, “Yeşil patent ile bu gibi çalışmaların dünya çapında teşvik edilip korunması amaçlanıyor. Bu alanda çalışanlara daha ileri düzey çalışmalar için mali destek de veriliyor. KOSGEB ve TÜBİTAK’ın geliştirdiği bu projeyi de, her ne kadar belli konularda ve sınırlı alanlarda destek söz konusu olsa da bu kulvarda değerlendirebiliriz. Özellikle ‘Sanayide Temiz ve Döngüsel Ekonomi’ alanında verilecek destekler, ülke sanayisi ve ekonomisinin yeşil dönüşümü ve çevre dostu, sürdürülebilir üretim süreci için bir fırsat, bir çeşit ‘katalizör’ olarak düşünülebilir. Çünkü bu program başarılı olursa ardından benzeri destek ve teşvik programları gelecektir. Böylece hem sanayimizin hem de genel anlamda ekonomimizin daha üretken, daha güçlü; ama daha çevre dostu, daha sürdürülebilir, nihayetinde daha ‘yeşil’ bir iklime sahip olmasını sağlayabiliriz.” diye konuştu.
“Son 5 yılda tüm dünyada ‘iklim değişikliği’ temasıyla 3 milyondan fazla patent tescil edildi”
Bu gibi programların Türkiye’deki yeşil patent sayısının artırılması için de bir fırsat olduğunu kaydeden Yamankaradeniz, sözlerini şöyle noktaladı: “Çünkü bu gibi programlar kapsamında geliştirilen projelerin gerek ulusal, gerekse de uluslararası arenada fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunması gerekecek. Bu da marka ve patent tescili gibi işlemlerle mümkün. Yeşil dönüşüm, yeşil ekonomi, sürdürülebilirlik gibi kavramlar son yıllarda çok büyük bir öneme sahip olmaya başladı. Yakın gelecekte bu önemin katlanarak artacağını öngörüyoruz. BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında dünyada özellikle son 5 yılda, ‘iklim değişikliği’ temasıyla 3 milyondan fazla patent tescil edildiğini düşünürsek, konunun nereye varacağını kestirebiliriz. Dolayısıyla bu sürece hizmet eden her fikir, buluş, proje; muhakkak korumaya alınmalı. Bu da ülkemizdeki yeşil patent sayısını artıracaktır. Yeşil patent sayısının artması demek de o ekonominin hem daha doğaya daha saygılı hem de daha kıymetli aktörler kazanması demektir.”
Yeşil Sanayi Destek Programında neler var?
Programda firmalara Güneş Enerji Sistemi kapsamında güneş paneli kurdurmak, böylece temiz ve yenilenebilir enerji kullanmak isteyenlere 14 milyon TL’ye kadar; enerji, su ve hammadde verimliliği, sürdürülebilir ve iklime dayanıklı atık geri dönüşümü, endüstriyel simbiyoz ve döngüsel ekonomi alanlarında yatırım yapmak isteyenlere ise 4 milyon TL’ye kadar destek verilmesi öngörülüyor. Bu destek miktarları, kredi formatında, yani geri ödemeli olacak ancak hem ilk 12 ay geri ödeme söz konusu olmayacak hem de geri ödeme süresi 36 ay olacak. Destek oranları, güneş enerjisi projeleri için yüzde 60, sanayide temiz ve döngüsel ekonomi projeleri için ise yüzde 70 olarak belirlenmiş durumda. 6 Şubat depremlerinden etkilenen bölgelerde hasar gören firmalar için ise bu oranlar yüzde 90’lara kadar ulaşıyor. Bu arada gerçekleştirilecek projenin süresi de en az 8 en fazla 12 ay olabilecek. Onaylanan proje ayrıca ödemesinin yüzde 50’sini erkenden alabilecek.